Beyin Gelişimi ve Etki Eden Faktörler

Beyin tek aşamada, olgun şekliyle meydana gelen bir organ değildir. Mimarisi zaman içinde aşağıdan yukarıya inşa edilir. Beyin gelişimi anne karnında henüz embriyo iken başlar ve yetişkinliğe kadar devam eder. Aslında hayatımızın her anında beynimiz maruz kaldığı uyarılara göre adaptasyon gösterir, yeni sinir bağlantıları kurarak kullanmadıklarını ayıklar ve unutur. Bu yeteneği plastisite olarak da bilinir. Bebeklik ve çocuklukta kurulan nöral bağlantılar, sonraki dönem için de temel oluşturur. Çocuğun anne babası ile etkileşimi bu temele etki eden başlıca faktördür.

Genetik ve Çevresel Faktörler

Sperm ve yumurtanın birleşmesi ile meydana gelen tek bir hücre bölünüp çoğalarak embriyoyu oluşturur. Genlerimiz tek başına beyin inşa etmeye yeterli bilgi taşımaz. 3 milyar baz çifti (harf) içeren DNA’nın tüm kodunu bilmek beynin yapısını öngörmeye yetmez. Beyin gelişimi genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimine bağlıdır. Duyusal uyarılar ve tecrübenin yön verdiği öğrenme süreçleri bazı sinirsel bağlantıları güçlendirirken diğerlerini zayıflatır. Çevresel faktörler genlerin ifade edilme şeklini de etkileyebilir.

Embriyo hücrelerinin kıvrılarak içi boş bir tüp oluşturması (nöral tüp) sinir sisteminin başlangıcıdır. Yeni oluşan hücreler olgunlaşmamış nöronlara farklılaşır. Embriyo dört haftalık olduğunda bu hücreler hedeflerine doğru göç eder, dendrit ve aksonları büyür ve ilk sinapslarını yapmaya başlar.

Önce basit nöral bağlantılar kurulur, bunu daha karmaşık nöral devreler takip eder. Embriyo beyninde aşırı miktarda nöron ve sinaps meydana gelir. Hayatın ilk yıllarında her saniye bir milyondan fazla nöral bağlantı oluştuğu tahmin edilmektedir. Bu hızlı büyüme ve gelişme sonrasında bağlantılar budama denilen süreçle azalır ve beyin devreleri daha verimli hale gelir. Embriyo dönemindeki nöronların yarısının yararlı bağlantılar oluşturmadığı için öldüğü tahmin edilmektedir.

Miyelinizasyon

Uzun mesafeye sinyal taşıyan bazı nöronların aksonları yardımcı hücreler tarafından izole edilerek sinyallerin daha hızlı ve verimli taşınması sağlanır. Buna miyelinizasyon denir. Yeni doğmuş bir bebekte çok az miyelin vardır. Bebeklik döneminde miyelinizasyon hızlanır, yetişkinliğe ulaşıldığında tamamlanmış olur. Miyelinizasyon süreci bebekte zihin ve hareket becerilerinin gelişimi ile yakından ilişkilidir.

Beyin gelişmesi yetişkin yaşların başına kadar devam eder. Karakter, dürtü kontrolü, yargı gibi yüksek zihinsel fonksiyonlardan sorumlu olan prefrontal korteks en geç olgunlaşan kısımdır.

Beyin Gelişimine Yardımcı Çevrenin Özellikleri

Tecrübeler, anne baba ile çocuk ilişkisi, oyun, stres, hormonlar gibi faktörler erken dönem beyin gelişimine etki eder. Çocuğun beyin gelişimi açısından en büyük şansı onunla ilgilenen, sevgi gösteren sağlıklı anne babası olmasıdır. Dokunsal, işitsel, görsel uyarılarla beyin gelişimi arasında yakın ilişki vardır. Anne babanın tutumu bebeğin strese karşı hayat boyu göstereceği yanıtları şekillendirir. Farelerde yapılan deneylerde stresli çevrede büyüyen hayvanların beyinlerinin daha küçük olduğu, prefrontal kortekslerinin farklılaştığı, oyun davranışlarının anormalleştiği görülmüştür. Fare deneylerine göre zengin ve karmaşık bir çevrede büyümek beyin gelişimine olumlu etki eder.

Hormonlar da beyin fonksiyonlarına etki eder. Kadınlar ve erkeklerin duygu ve davranışlarındaki farklılıkların bir kısmı buna bağlıdır. Elbette hayat boyu yaşanan tecrübelerin farklı olması da önemlidir.

Beyin Gelişimi için En Önemli Zaman

Beyin hayat boyu plastisitesini korusa da, anne karnındaki dönem ve hayatın ilk yılları beyin gelişimi açısından en önemli zamandır. Üçüncü yaşa kadar beyin gelişimi hızlıdır. Erken dönemdeki tecrübeler hayat boyu verilecek tepkilere etki eder. Pek çok hastalık ve sağlık sorunu beyin gelişiminin nasıl olduğu ile alakalıdır. Bu nedenle erken yaştaki müdahaleler büyük fark yaratabilir.

Referans

Uzman Doktor Deniz Doğan
Mecburi hizmetini Silopi Devlet Hastanesi’nde yapmıştır. Şu anda Gaziosmanpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çalışmaktadır. Uzm. Dr. Deniz Doğan tıp fakültesi eğitimini 2010 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tamamlamıştır. Tıpta uzmanlık eğitimini 2015 yılında Trakya Üniversitesi’nde tamamlamıştır.